365bet籭

Dolar
39.83
Euro
47.03
ı
3,339.14
ETH/USDT
2,409.00
BTC/USDT
105,625.00
BIST 100
10,080.35
Analiz

Dünya, İ'in nükleer faaliyetlerini neden görmezden geliyor?

İ’e nükleer başlık üretmek için gerekli malzeme ve uzmanlığı gizlice satan veya edinimine göz yuman ülkeler listesinde, bugün nükleer yayılmaya karşı en kararlı kampanya yürütenler de yer alıyor; ABD, Fransa, Almanya, İngiltere ve hatta Norveç.

Dr. Tolga Sakman  | 01.07.2025 - Güncelleme : 01.07.2025
Dünya, İ'in nükleer faaliyetlerini neden görmezden geliyor?

İٲԲܱ

Diplomatik İlişkiler ve Politik Araştırmalar Merkezi (DİPAM) Başkanı Dr. Tolga Sakman, İ’in bilinen bir sır olan nükleer faaliyet çalışmalarını ve bu çalışmaların neden görmezden gelindiğini AA Analiz için kaleme aldı.

📲 Artık haberler size gelsin
AA'nın WhatsApp kanallarına katılın, önemli gelişmeler cebinize düşsün.

🔹 Gündemdeki gelişmeler, özel haber, analiz, fotoğraf ve videolar için
🔹 Anlık gelişmeler için

***

Küresel nükleer manzarada, İ benzersiz bir vaka olarak öne çıkıyor. İ'in nükleer silahlara sahip olduğu yaygın olarak bilinmesine rağmen, ülke "opaklık politikası" denilen bir belirsizlik politikası uygulayarak bu silahların varlığını ne doğruluyor ne de yalanlıyor.

Stockholm Uluslararası Barış Araştırma Enstitüsünün (SIPRI) 2024 tahminlerine göre, İ’in elinde 80 ila 90 adet savaş başlığı bulunuyor ve bunların 200’e yakını da üretilebilir vaziyette stoklanmış durumda. Ayrıca 187 ila 277 nükleer silah üretmeye yetecek, 750 ila 1110 kilogram arasında plütonyumun da İ yönetiminde bulunduğu biliniyor.

SIPRI'ya göre, bu nükleer savaş başlıkları; İ’in sahip olduğu F-15, F-16 ve F-35 savaş uçaklarıyla, 50 kadar karadan fırlatılan Jericho II ve III füzesiyle, Alman yapımı Dolphin sınıfı denizaltılardan fırlatılan yaklaşık 20 Popeye Turbo seyir füzesiyle atılabilir ve 4 bin 500 kilometreye kadar menzile ulaşabilir.

İ’in 2022 yılında nükleer güçlerini inşa etmek ve sürdürmek için tahmini 1,2 milyar ABD doları harcadığı tahmin ediliyor. Resmi bir kabul olmadığı sürece, yasal hesap verebilirlik, uluslararası denetimler ve silahların ifşası ya da azaltılması konusunda çok az diplomatik baskı uygulanabiliyor.

Nükleer program ve Dimona tesisi

İ’in nükleer programı, 1986 yılında Dimona Tesisi’nde bir teknisyen olan Mordehay Vanunu’nun tesisi ifşa etmesinden bu yana herkesçe bilinen bir sır. Vanunu, The Sunday Times’a fotoğraflı kanıt ve ayrıntılı tanıklık sunarak, birçok kişinin şüphelendiği ancak kimsenin kanıtlayamadığı şeyi doğruladı.

1950’lerde Mısır'da Cemal Abdunnasır yönetiminin Fransa’nın bölgedeki kolonyal politikalarını tehdit edebileceği düşünüldü. Fransız yönetimi, hem Mısır’daki kolonilerinde istikrarı sağlamayı hem de Abdunnasır’ın millileştirdiği Süveyş Kanalı’nı tekrar geri almayı ümit etti. Bu nedenle, İ’e verdikleri desteğin bir parçası olarak, Mısır sınırına yaklaşık 70 kilometre uzaklıktaki Necef (Negef) Çölü’nde nükleer bir tesisin kurulması da planlandı.

1950’lerin sonuna doğru, Dimona’da yaşayan 2 bin 500 Fransız vatandaşı vardı ama yine de tüm çaba kalın bir gizlilik perdesi altında yürütüldü. Hem İ hem de Fransa tarafından karanlıkta bırakılan Amerikalılar, ne yaptıklarını öğrenmek için Dimona üzerinde U2 casus uçakları uçurdular. Sahadaki inşaat 1958 yılında başladı ancak ABD istihbaratı, Dimona’nın bir nükleer tesis olduğunu Aralık 1960’ta kesinleştirdi. İliler bir reaktöre sahip olduklarını kabul ettiler ancak bunun tamamen barışçıl amaçlar için olduğunu iddia ettiler. İ’in hala nükleer elektrik üretim santrali bulunmuyor, ancak bu geniş tesisin tarımdan sağlığa farklı araştırmalar için kullanıldığı söyleniyor.

İ, tesis ortaya çıktıktan sonra Uluslararası Atom Enerjisi Ajansının (UAEA) ziyaretlerine izin vermeyi reddetti. Buna karşın 1960’ların başında eski ABD Başkanı John F. Kennedy, İ'den Amerikalı müfettişleri kabul etmelerini talep etti. ABD’li fizikçiler Dimona’ya gönderildi ancak ziyaretler sürekli ertelendi, fizikçilerin kendi ekipmanlarını getirmelerine veya numune toplamalarına izin verilmedi. Hatta Amerikalıların her ziyaretinden önce İlilerin, yer altı tesisine 6 kat inen asansör etrafına sahte duvarlar örerek gizledikleri ortaya çıktı.

Dimona’ya gönderilen ABD’li müfettişlerce İ’in silah programına dair daha fazla kanıt ortaya çıkarıldıkça, ABD’nin rolü, istemeden aldatılan aktörden bir suç ortağına dönüştü. 1968’de ABD Merkezi İstihbarat Teşkilatı (CIA) Direktörü Richard Helms, Başkan Lyndon B. Johnson’a İ’in gerçekten nükleer silahlar üretmeyi başardığını ve hava kuvvetlerinin bunları atmak için tatbikatlar düzenlediğini söyledi. Ancak Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Antlaşması (NPT) yeni hazırlanmıştı ve nükleer silah sahibi olmadığı iddia edilen ülkelerden birinin gizlice kendi bombasını yaptığı haberi yayılırsa, birçok ülkenin, özellikle de Arap ülkelerinin imzalamayı reddedeceği ölü bir metin haline gelirdi ve ABD yönetimi için bu önemli bir riskti.

İddiaya göre, 1969’da, Amerikan Başkanı Richard Nixon ve o zamanki İ Başbakanı Golda Meir gizli bir anlaşma imzaladı. Bu anlaşmaya göre, İ nükleer programını gizli tutacak ve nükleer testler yapmayacaktı. ABD ise İ’in nükleer silahlarına göz yumacak ve NPT'nin imzalanması konusunda ısrar etmeyecekti.

İ'e verilen destekler

22 Eylül 1979’da Vela 6911 adlı bir ABD uydusu, Güney Afrika kıyılarında bir nükleer silah denemesinin tipik çift flaşını tespit etti. Muhtemelen apartheid dönemi Güney Afrika’sıyla işbirliği içinde Sınırlı Deneme Yasağı Anlaşması’na aykırı şekilde gizli bir İ nükleer denemesinden şüphelenildi. Olay bugüne kadar doğrulanmadı ama çürütülmedi de.

İ’in nükleer teknolojisi vardı ama uranyumu yoktu. Güney Afrika’nın uranyumu vardı ama teknik uzmanlığı yoktu. İki devletin de bölge politikaları nükleer gücü gerekli görmelerine neden oluyordu. 1962’de Güney Afrika, İ’e 10 ton uranyum gönderdi. 1965’e gelindiğinde, bu akış uluslararası denetimden kaçan bir anlaşmayla resmileştirildi. 10 yıl boyunca Güney Afrika, İ’in sessizce 500 ton uranyum toplamasına yardım etti. Karşılığında Pretorya, İ’in nükleer bilgisine erişim kazandı. İ’e açık şekilde destek veren Güney Afrika daha sonra nükleer çalışmalarını durdurduğunu açıkladı ve desteğini sonlandırdı.

İ’e nükleer başlık üretmek için gerekli malzeme ve uzmanlığı gizlice satan veya edinimine göz yuman ülkeler listesinde, bugün nükleer yayılmaya karşı en kararlı kampanya yürütenler de yer alıyor; ABD, Fransa, Almanya, İngiltere ve hatta Norveç.

Batılı hükümetler, meselenin tümünden bahsetmekten kaçınarak “opaklık politikasına” genel olarak uydular. Fakat eski ABD Başkanı Barack Obama, “Yaklaşık yarım yüzyıl önce İ nükleer silah kabiliyetine kavuştu, ancak bunu daha önce veya sonra nükleer silaha sahip hiçbir devletin yapmadığı bir şekilde yaptı” diyerek bu bilgiyi en açık eden lider oldu.

Hem Tel Aviv hem de Washington’da şeffaf olmama politikasının büyük ölçüde sürdürülmesinin temelinde bu bilginin resmi olarak açık edilmesinin hem ABD-İ anlayışının temelini tehlikeye atabileceği hem de başka bölgelerde yeni nükleer konuları gündeme getirebileceği endişesi olması muhtemel. Ayrıca İ’in hukuksuz ve düzensiz nükleer çalışmalarının resmi olarak açıklanması, NPT’nin tanıdığı beş nükleer güç devletin statüsünü de bozacaktır.

[1] https://www.sipri.org/sites/default/files/2025-06/yb25_summary_en.pdf

[2] https://www.nti.org/countries/israel/

[3] https://assets.nationbuilder.com/ican/pages/3785/attachments/original/1686495965/ICAN_Spending_Report_2023_sm.pdf?1686495965

[4] https://www.middleeasteye.net/explainers/what-do-we-know-about-israels-nuclear-weapons

[Dr. Tolga Sakman, Diplomatik İlişkiler ve Politik Araştırmalar Merkezi (DİPAM) Başkanıdır.]

* Makalelerdeki fikirler yazarına aittir ve Anadolu Ajansının editoryal politikasını yansıtmayabilir.

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.
İlgili konular
Bu haberi paylaşın