365bet籭

Dolar
39.74
Euro
46.28
ı
3,328.86
ETH/USDT
2,429.70
BTC/USDT
107,406.00
BIST 100
9,418.52
Analiz, Analiz-Filistin, Analiz İ-İ Krizi

İ-İ krizinin gölgesinde Gazze soykırımı: Netanyahu'nun sonu mu geliyor?

Gazze'de yaşanan soykırımın Binyamin Netanyahu tarafından farklı gündemlerle dünya kamuoyuna unutturulmaya çalışılmasına izin verilmemesi gerekmektedir.

Dr. Ufuk Necat Taşçı  | 25.06.2025 - Güncelleme : 25.06.2025
İ-İ krizinin gölgesinde Gazze soykırımı: Netanyahu'nun sonu mu geliyor?

İٲԲܱ

Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Ufuk Necat Taşçı, İ'in İ'a saldırılarının Binyamin Netanyahu'nun şahsi iktidarı için ne anlama geldiğini AA Analiz için kaleme aldı.

***

Dünya neredeyse iki yıldır görüp görebileceği en büyük soykırımlardan birisine şahitlik ederken, bir anda kendisini İ ve İ çatışmasının içerisinde buldu. Şüphesiz Netanyahu'nun artık gittikçe tükendiği bilinen siyasi ömrünü uzatma çabası kadar pek çok diğer unsur da bunu tetikledi. Birleşmiş Milletler'in (BM) son raporuna göre, 6 bin yardım tırı hala depolarda ve sınır kapılarında bekletiliyor. Bu yardımların son kullanma tarihleri ise yaklaşmak üzere.

📲 Artık haberler size gelsin
AA'nın WhatsApp kanallarına katılın, önemli gelişmeler cebinize düşsün.

🔹 Gündemdeki gelişmeler, özel haber, analiz, fotoğraf ve videolar için
🔹 Anlık gelişmeler için

Medya ajanslarına bakıldığında da aynı can sıkıcı tablo mevcut. ABD merkezli güncel araştırma raporları, Gazze'deki enkazın altında kalan ve ulaşılamayan kişi sayısını on binlerle ifade ediyor. İ, bugüne kadar 75 bin ton üzerinde patlayıcı ve bombayı Gazze'ye atmış durumda. Gazze'nin yeniden inşası için en az 53 milyar dolarlık bir bütçe ve en az 15 yıl gerektiği gerçeği yine BM raporlarında mevcut. Güncel istatistiksel araştırma ise Harvard Dataverse tarafından yayımlandı. İ ordusunun kendi verilerine göre bu rapor, Gazze'de İ tarafından katledilenlerin sayısının kayıp ve enkaz altındakilerle beraber 377 binden fazla olduğunu iddia ediyor.

Netanyahu hükümetinin sonu mu geliyor?

ABD tarafından duyurulan İ-İ ateşkesinden henüz birkaç hafta önce yayınlanan bu veriler ve BM raporları, İ Başbakanı Binyamin Netanyahu'yu nelerin beklediğini bize gösterir nitelikte. ABD'nin İ beklentisi doğrultusunda hareket etmediği ve adeta herkesin "İ'da rejim değişikliği olur mu?" dediği noktada, Netanyahu'nun tasfiye süreci de başlatılmış olabilir. Siyasi iktidarını uzatmak ve kendisine yönelik bölgesel, uluslararası baskıları azaltmak adına bölgeyi kana bulayan Netanyahu ve hükümetini artık daha zor günler bekliyor.

İ ve İ arasında yapılacak olası anlaşma, Netanyahu'nun elinden saldırganlığını sürdürmesi muhtemel bütün gerekçeleri alarak onu köşeye sıkıştıran bir gelişme olarak karşımızda belirebilir. Netanyahu'nun daha da yalnızlaşacağı ve marjinalleşeceği önümüzdeki süreçte bütün bölge teyakkuz halinde olmalı, yeni bir kaos, suikast ve çatışma senaryosu oluşmasına izin verilmemelidir.

ABD'deki stratejik çevrelerin, Çin'le yaşanabilecek olası rekabet ya da çatışma konusunda bir süredir ciddi kaygılar taşıdığı açık. Donald Trump'ın ABD askerlerini Orta Doğu'dan çekmeyi hedeflerken, ABD hegemonyasını muhafaza etmek amacıyla bölgesel düzeyde siyasi cephe oluşturma olasılığı da bir hayli yüksek. Nitekim bunu Trump'ın ilk döneminde imzalanan sözde Abraham Anlaşmaları'nda ve Suudi Arabistan ile imzalanması planlanan üst düzey güvenlik anlaşmasında görmek mümkün. Ancak Trump'ın ilk dönemi ve şu anki durum arasında Netanyahu kaynaklı büyük konjonktürel farklılık mevcut.

Liderler normalleşmeyi kabul etse bile toplumların sosyolojik yapısı, Netanyahu'nun İ'iyle normalleşmeyi kabul etmeyecektir. Öte yandan ABD'nin Abraham Anlaşmaları'nı genişletip bölgeyi Çin'e karşı yeniden dizayn etme planının önünde, 'Gazze Kasabı' olarak anılan Netanyahu ve İ rejimi gibi gerçekler duruyor.

Trump'ın bu bağlamda İ ve İ arasındaki gerilime ilk anda müdahil olmaması ve sahada denge oluşmasını bekleyerek iki tarafı ateşkes aşamasına getirmesi, ABD'nin yeni küresel rekabet politikasında Netanyahu'nun büyük engel teşkil ettiğini gösteriyor.

Şahsi çıkarlar süreci nasıl etkileyecek?

Böyle bir ortamda muhatapların sadece devletler değil, aynı zamanda o devletler içindeki farklı gruplar ve farklı amaçlara sahip klikler olduğunu unutmamak gerekir. Bu nedenle çatışma ya da ateşkes süreci bağlamında 'hangi ABD', 'hangi İ' ve 'hangi İ'ın' neyi hedeflediğini ve ne beklediğini iyi analiz etmek önemlidir.

İ, bu sorunun şu an en merkezindeki ülke. Çünkü sahadaki dengeyi kendi istediği şekilde kurgulayamayan bir Netanyahu, ateşkesi bir vesileyle sabote etmeye en müsait figür haline gelebilir. Gazze, Lübnan, Suriye ve bölgedeki diğer olası çatışma gerekçelerini yitirmiş ve İ ile ABD himayesinde bir ateşkes yapmış Netanyahu'nun, kendisini iç siyasette ve uluslararası arenada bekleyen tehlikelerden uzak tutmak adına yapamayacağı çılgınlık yok, bizzat bütün dünya olarak bunu gördük.

Eğer ateşkes sabote edilmez ve çatışma ABD'nin istediği şekilde sona ererse, Rusya'dan beklediği desteği alamayan İ, ABD olmadığında yaşayacağı muhtemel sıkıntıları idrak edecek; dünyadan sosyolojik olarak izole olmuş İ ise bir denge noktasına oturacaktır. Bu durumda her iki ülke de kendi iç siyasetinde bir dönüşüm yaşayacaktır. Bu bağlamda ABD'yi bir barış elçisi gibi sunma yanılgısına da düşmemek gerekir. ABD adına bu süreç hem iç hem de dış dinamikler açısından elzem hale gelmiştir.

Çin ile sertleşmesi beklenen sert rekabet ortamında ABD'nin iç siyasi çalkantıları ve borç yükü arasında küresel etkisini sürdürebilmesi için bölgedeki gücünü Abraham Anlaşmaları gibi anlaşmalarla muhafaza edebilmesi ancak Netanyahu hükümetinin dağılmasıyla mümkün olacaktır.

Bu durumda ateşkesle kendisine sunulan onurlu çıkışı reddeden Netanyahu bile arka planda Trump'ın ABD'siyle karşı karşıya gelebilir. Trump'ın siyasi nüfuzunu artırmasının önündeki yegane engel, Netanyahu ve şahsi iktidarı için sürdürmekten çekinmeyeceği savaşıdır. Bu doğrultuda Gazze'de yaşanan soykırımın Netanyahu tarafından farklı gündemlerle dünya kamuoyuna unutturulmaya çalışılmasına izin verilmemesi gerekmektedir.

[Dr. Ufuk Necat Taşçı, Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi, Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesidir.]

* Makalelerdeki fikirler yazarına aittir ve Anadolu Ajansının editoryal politikasını yansıtmayabilir.

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.
İlgili konular
Bu haberi paylaşın