365bet籭

Dolar
39.67
Euro
45.70
ı
3,367.85
ETH/USDT
2,298.00
BTC/USDT
101,503.00
BIST 100
9,203.37
üԻ

Hukukçular, İ'in uluslararası sularda "Madleen" gemisine müdahalesini değerlendirdi

İ'in Gazze'ye insani yardım taşıyan "Madleen" gemisine müdahalesinin açıkça uluslararası hukukun ihlali anlamına geldiğini belirten uzmanlar, İ'in Gazze'de açlığı bir silah, bir soykırım aracı olarak kullandığını bildirdi.

İlyas Kaçar  | 21.06.2025 - Güncelleme : 21.06.2025
Hukukçular, İ'in uluslararası sularda "Madleen" gemisine müdahalesini değerlendirdi

İٲԲܱ

Hukukçular, İ'in 1 Haziran'da İtalya'nın Katanya kentindeki San Giovanni Li Cuti Limanı'ndan Gazze için yola çıkan "Madleen" gemisine 9 Haziran'da uluslararası sularda gerçekleştirdiği müdahaleyi, AA muhabirine değerlendirdi.

📲 Artık haberler size gelsin
AA'nın WhatsApp kanallarına katılın, önemli gelişmeler cebinize düşsün.

🔹 Gündemdeki gelişmeler, özel haber, analiz, fotoğraf ve videolar için
🔹 Anlık gelişmeler için

Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) araştırmacısı ve Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yücel Acer, uluslararası hukuk açısından 12 milin ötesinde kalan deniz alanlarında, hiçbir devletin diğer devletlerin gemilerine müdahale hakkının olmadığını, ticari veya özel gemi olsun, açık denizlerde seyahat ederken dokunulmazlığa sahip olduğunu söyledi.

Ancak köle ticareti, korsanlık ya da sahte bayrak taşıma şüphesi gibi bazı çok istisnai durumlar dışında bu dokunulmazlığın ihlal edilemez olduğunu anlatan Acer, müdahalenin de sadece denetlemek ve varsa eğer gerçekten şüphelenilen bir durum ona göre işlem yapma hakkı olduğunu belirtti.

Acer, İ'in herhangi bir devletin karasularında olmayan gemiye müdahale etmesinin tamamen uluslararası hukuka ve seyahat özgürlüğüne aykırı olduğunu ifade etti.

"Abluka uygulayan devlet yardım gemilerinin geçişine izin vermemek gibi bir hakka sahip değil"

Bir devletin güvenliği için abluka ilan edebileceğini ancak bu ablukanın temel insan haklarını yok sayan bir uygulamaya dönüşemeyeceğini vurgulayan Acer, şunları söyledi:

"Abluka durumu yasal bir durum. Abluka ilan etmenin gerekçesi kendi güvenliğini, savaş bölgesindeki güvenliğini sağlamak. Varsayalım ki İ gerçekten bunu yasal olarak ilan etmiş ve uyguluyor. Fakat İ öyle bir abluka uyguluyor ki, uluslararası hukukun kurallarını tamamen ters bir şekilde uyguluyor. Abluka uygulayan devlet, yardım gemilerinin geçişine izin vermemek gibi bir hakka sahip değil. İ'in yapması gereken şey, bu gemileri belki abluka alanına geldiğinde denetlemek ve ondan sonra gerçekten insani yardım dışında bir şey olmadığı bir durum söz konusu ise yardımın ulaşmasını sağlamak zorunda. Ama İ bunun çok ötesine geçip o geminin içerisindekilere zarar verici gazlar sıkıyor, onları gözaltına alıyor. Zaten gemide insani yardım dışında herhangi bir şey olmadığını kendileri de teyit ettiler."

Acer, uluslararası hukukun, abluka altında bulunan sivillere insani yardım ulaştırılmasının engellenmesini yasakladığını kaydederek, yardım içerdiği teyit edilen bir gemiye el koymanın, personeline zarar vermenin, gözaltına almanın ya da iletişimlerini kesmenin açıkça savaş hukukunun ve insan haklarının ihlali olduğunu belirtti.

Acer, "Madleen gemisinin seyahatinin asıl maksadı İ'in insani yardım götüren gemilere nasıl bir muamele yaptığını uluslararası kamuoyuna göstermekti. Bu açıdan İ'in bu hukuk dışı eylemini, somut bir şekilde göstermiş oldu. İnsani yardımın engellenmesi bir savaş suçu sayılır." ifadesini kullandı.

"İ açlığı Gazze'deki Filistinlilere karşı bir silah olarak kullanıyor"

Prof. Dr. Acer, İ'in bu müdahalesi karşısında Türkiye'nin gösterdiği tepkiye benzer sertlikte tepkilerin, uluslararası alanda gösterilmediği için İ'in bu konuda kendini çok rahat hissettiğini ifade ederek, "İ yeterince uluslararası tepki görse, belki bu kadar rahat hareket edemeyecek. Dolayısıyla Türkiye'nin öteden beri İ'e karşı gösterdiği tepkiye, somut adımlara, somut tepkiye daha fazla sayıda devlet eklenmiş olsa, İ gerçekten hukuku ihlal konusunda bu kadar rahat ve pervasız olmayacaktır." değerlendirmesinde bulundu.

Uluslararası tepkinin yetersiz olmasının İ'in rahat hareket etmesini, hukuku rahat ihlal etmesini, karşılığında da herhangi bir cezayla karşılaşmamasını sağladığını belirten Acer, "İ açlığı, Gazze'deki Filistinlilere karşı bir silah olarak kullanıyor. Yani onları sindirmek, hatta öldürmek, oradan gitmelerini sağlamak, yani bir nevi Gazze'yi Filistinlilerden arındırmak için açlığı bir silah olarak kullanıyor." diye konuştu.

Acer, Gazze için ilan edilen üç aşamalı ateşkes planına değinerek, İ'in ikinci aşamayı başlatmamak için bilinçli olarak yardım geçişlerini engellediğini ve anlaşmaları ihlal ettiğini kaydetti.

İ'in Gazze'de çeşitli yöntemlerle bir soykırım gerçekleştirdiğini kaydeden Acer, "Açlık mesela bir soykırım mı? Yöntemlerinden bir tanesidir. Çünkü açlık sonuçta çocukların, yetişkinlerin yavaş yavaş ölmesine yol açıyor. Zaten soykırımda da kısmen ya da tamamen yok etme niyetiyle hareket edilerek bu tür eylemler sergilenirse, soykırım gerçekleştirmiş oluyorsunuz." diye konuştu.

1949 Cenevre Sözleşmesine göre İ'in Gazze ablukası hukuka aykırı

İٲԲܱ 2 Nolu Baro Başkanı Yasin Şamlı, uluslararası sularda seyreden Madleen sivil yardım gemisine İ tarafından gerçekleştirilen müdahalenin, Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi (BMDHS) ve uluslararası insancıl hukuk kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini belirtti.

BMDHS'ye taraf olsun ya da olmasın, açık denizlerde seyir özgürlüğü ve insani yardım erişimi gibi kuralların teamül hukuku niteliği taşıdığından tüm devletler için bağlayıcı olduğunu vurgulayan Şamlı, "Sivil statüdeki Madleen gemisi, insani yardım amacıyla Gazze'ye yönelmiş olup, İ tarafından askeri bir tehdit olarak tanımlanabilecek herhangi bir faaliyet içinde değildir. Geminin taşıdığı yardımın niteliği, bu müdahaleyi meşrulaştıracak uluslararası hukuk istisnalarına, örneğin korsanlık, köle ticareti, silah kaçakçılığı gibi durumlara girmemektedir." değerlendirmesinde bulundu.

Şamlı, İ tarafından Gazze'ye yönelik ilan edilen deniz ablukası çerçevesinde yapılan müdahalenin, uluslararası insancıl hukuk kapsamında ayrıca değerlendirilmesi gerektiğini vurgulayarak, "1949 Cenevre Sözleşmeleri ve 1977 tarihli I No'lu ek protokol çerçevesinde abluka uygulamaları, sivillerin kitlesel olarak aç bırakılması, insani yardımın engellenmesi ve orantısız zarar verilmesi durumlarında hukuka aykırı hale gelir." diye konuştu.

"Müdahale uluslararası hukukun temel ilkelerine dahi aykırıdır"

Uluslararası Adalet Divanı tarafından 2024 yılında alınan geçici tedbir kararında, İ'in Gazze'deki sivil halka yönelik uygulamalarının soykırım suçu iddialarını doğurabilecek nitelikte olduğunun açıkça belirtildiğini ifade eden Şamlı, şunları kaydetti:

"İ tarafından abluka altına alınarak açlığa ve ölüme terk edilen Gazze'deki sivil halkın temel insani ihtiyaçlarının karşılanması amacıyla sembolik bir hareket sergileyen Madleen gemisindeki aktivistlerin bu girişimleri aynı zamanda insanlık vicdanını temsilen yapılan bir iyilik girişimidir. Bu niteliğiyle gemiye müdahale, yalnızca deniz hukukunun ihlali değil aynı zamanda insancıl hukuk kurallarının ve insan haklarının da ihlali niteliğindedir. Madleen gemisine yönelik müdahale, denizde seyrüsefer özgürlüğü, insani yardım erişiminin engellenemezliği, orantılılık ve ayrım gözetmeme ilkeleri temelinde açık şekilde uluslararası hukuka aykırıdır. Müdahalede bulunan devletin sorumluluğu doğar ve bayrak devleti dahil ilgili devletlerin bu ihlali uluslararası hukuk mecralarına taşıma hakkı bulunmaktadır."

Yasin Şamlı, İ'in Gazze'deki operasyonları ve özellikle sivil kayıplarla sonuçlanan saldırılarının uluslararası hukuka göre, savaş suçları ve insan hakları ihlali kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini kaydederek, "Bu bağlamda Madleen gemisinin önemi büyüktür. Çünkü deniz yoluyla insani yardım taşımakta, özellikle Gazze'deki sivillere yönelik insani kriz ve soykırım girişimlerine karşı uluslararası toplumun dikkatini çekme amaçlıdır. Ayrıca, Gazze'deki insan hakları ihlalleri ve soykırım girişimleri dikkate alındığında, bu geminin önemi ve koruma altındaki insani yardım faaliyetlerine karşı yapılan müdahale, uluslararası hukukun temel ilkelerine dahi aykırıdır." diye konuştu.

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.
İlgili konular
Bu haberi paylaşın