365bet籭

Dolar
39.17
Euro
44.72
ı
3,372.10
ETH/USDT
2,605.10
BTC/USDT
104,663.00
BIST 100
9,474.96
Analiz

Keir Starmer’ın göçmen söylemi ve göç politikası

Starmer hükümeti, kamuoyunun ve sağcı siyasetçilerle medyanın abartılı anlatımlarına göre yasal göç oranının hala kabul edilemeyecek seviyede yüksek olduğu algısıyla karşı karşıya.

Tim Bale  | 23.05.2025 - Güncelleme : 23.05.2025
Keir Starmer’ın göçmen söylemi ve göç politikası

İٲԲܱ

Londra Queen Mary Üniversitesinde Siyaset Profesörü olan Tim Bale, İngiltere Başbakanı Keir Starmer'ın göçmenlere yönelik açıklamalarını ve Birleşik Krallık'ta uzun yıllar süren Muhafazakar Parti iktidarı sonrası göçmen politikalarının olası gelişimini AA Analiz için kaleme aldı.

***

Geçen hafta İngiltere Başbakanı Keir Starmer, göç rejimini manşetlere taşınacak ölçüde sıkılaştıracağını, bunu sert bir üslupla ilan edeceğini, açıkladı. Bu adım, Nigel Farage’ın popülist, radikal sağ Reform UK partisinin yerel seçimlerdeki çarpıcı başarısına verilen bir tepki olmanın daha ötesinde. Starmer'in göçe dair sert söylemleri, her ne kadar ekonomik veya siyasi açıdan akılcı bir hamle olmasa da Muhafazakarlar’ın 2010–2024 yıllarında büyük ölçüde verimsiz geçen yönetiminden İşçi Partisi’ne miras kalan bir başka kaosu temizleme çabası olarak okunabilir.

📲 Artık haberler size gelsin
AA'nın WhatsApp kanallarına katılın, önemli gelişmeler cebinize düşsün.

🔹 Gündemdeki gelişmeler, özel haber, analiz, fotoğraf ve videolar için
🔹 Anlık gelişmeler için

2016’da Britanyalı seçmenler, ülkenin Avrupa Birliği’nden ayrılmasına karar verirken büyük ölçüde Birleşik Krallık’ın sınırlarında "kontrolü yeniden ele alacağı" vaadine inandılar. Özellikle 2004’te Birliğe katılan Polonya ve diğer Doğu Avrupa ülkelerinden beklenmedik biçimde yaşanan göç dalgasının ardından, AB vatandaşlarının serbest dolaşımının sona ermesinin göçü önemli ölçüde azaltacağı makul bir beklentiydi. Oysa Brexit’i tamamlamak için en hevesli siyasetçi olarak öne çıkan Boris Johnson, seçmenlerin çoğunun istediğinin tam aksine hareket etti.

Göçü durdurmak mı, işgücü açığını görmezden gelmek mi?

Boris Johnson hükümeti, serbest dolaşımın sona ermesinin, Britanyalıların yapmak istemediği veya yapamadığı işleri göçmenlerin üstlendiği bir ülkede işgücü açığı yaratacağı kaygısıyla, son derece liberal bir göç politikası yürürlüğe koydu. Beklenenin aksine, Birleşik Krallık’a tamamen yasal yollarla eğitim ve çalışma amacıyla gelenlerin sayısı azalmadı; aksine, Avrupa’dan ziyade Güney Asya ve Afrika’dan gelenlerle büyük ölçüde arttı. İkincisi, hiç de şaşırtıcı olmayan bir şekilde, kendilerine yalan söylendiğini düşünen Britanyalılar öfkelendi. Bu öfke, Farage gibi popülist siyasetçiler ve etkili sağcı basının kışkırtmasıyla, Fransa’dan küçük botlarla gelip sığınma talep eden diğer gelişmekte olan ülkelerden gelenlerin sayısının artmasına dair büyüyen endişe daha da körüklendi ve tüm bunlar vergi mükelleflerine ağır bir maliyet yükledi.

Bu öfke ve endişeyi yatıştırmak amacıyla Muhafazakarlar, Birleşik Krallık’ta yaşamak ve çalışmak için vize başvurusunda bulunanlara yönelik kriterleri sıkılaştırdı. Ayrıca izinsiz yollardan gelen sığınmacıları "yasadışı göçmen" ilan eden ve onları Batı Afrika’daki Ruanda’ya sınır dışı etmekle tehdit eden yasayı çıkararak botları durdurmayı hedeflediler. Rwanda planına milyonlarca pound harcanmasına rağmen hiçbir sınır dışı gerçekleşmedi ve plan, iktidara gelen İşçi Partisi tarafından rafa kaldırıldı. Bunun yerine, Kanal’dan insan kaçakçılığı yapan çeteleri "çökertme" sözü verildi. Bu yaklaşım, Fransız ve diğer Avrupa hükümetleriyle daha sıkı iş birliği gerektirdiği için, eğer işe yaraması mümkünse, zaman alacak.

İngiliz halkına göre yasal göç de fazla

Öte yandan Starmer hükümeti, kamuoyunun ve sağcı siyasetçilerle medyanın abartılı anlatımlarına göre yasal göç oranının hala kabul edilemeyecek seviyede yüksek olduğu algısıyla karşı karşıya. Bu nedenle geçen hafta, nitelikli çalışma vizelerini yalnızca yüksek lisans derecesi gerektiren pozisyonlarla sınırlama, sosyal bakım çalışanlarının kolay giriş hakkını kaldırma, İngilizce yeterliliğini yükseltme, uluslararası öğrencilerin mezuniyet sonrası serbest çalışma süresini kısaltma ve vatandaşlığa başvuru için gerekli ikamet süresini beş yıldan on yıla çıkarma önlemleri açıklandı.

Bu yüzden Starmer, Muhafazakarlar’ın "açık sınırlar" denemesini ülke tarihinin "kirli" bir bölümü olarak nitelendirip bunun "hesaplanamaz" zararlar verdiğini ve Britanya’yı "yabancıların adası"na dönüştürmekle suçladı. Çoğu uzmana göre bunların tamamı ekonomik, tarihsel ve sosyolojik açıdan mesnetsizdi. Liberal seçmenler bu kararları ahlaki ve siyasi bir öfkeyle karşılarken; muhafazakarlar ise sert üslubun a) yasal göçü yeterince azaltmadığı ve b) yasa dışı geçişleri etkilemediği gerçeğini örtbas etmeyi amaçlayan bir manevra olduğunu iddia ettiler.

Eleştiriler yanlış olsa ve önlemler gerçekten göçte kayda değer bir azalma sağlasa bile, bu düşüş göçten öfkelenmiş seçmenleri yatıştıracak mı yoksa konunun daha da gündemde kalmasını sağlayıp Farage ve yandaşlarını mı memnun edecek bilemeyiz. Dahası bu yeni politikanın halihazırda önerilen sosyal yardım kesintilerinden rahatsız olan seçmenleri daha da uzaklaştırma riski de mevcut. Ancak en büyük risk, Starmer’ın göç konusunda (diğer pek çok alanda olduğu gibi) büyük vaatlerde bulunup bunları gerçekleştiremeyen İngiliz başbakanları listesine katılmasıdır.

[Tim Bale, Londra Queen Mary Üniversitesinde Siyaset Profesörüdür.] 

*Makalelerdeki fikirler yazarına aittir ve Anadolu Ajansının editoryal politikasını yansıtmayabilir.

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.