Uzman Klinik Psikolog Dilay GüngörmüÅŸ, hayvanlara negatif baÄŸlanan insanların bilinçli ya da bilinçsiz bir ÅŸekilde kendilerine sosyal izolasyon uyguladıklarını ve bu sevginin olumsuz yansıması olarak insanlara karşı nefret oluÅŸturabileceklerini söyledi.
GüngörmüÅŸ, AA muhabirine, hayvanlara negatif baÄŸlanan insanların yaÅŸayabilecekleri psikolojik sorunları anlattı.
GüngörmüÅŸ, bazı bireylerin hayvanlara aşırı baÄŸlanmasının arkasında psikolojik kökenli sorunlar ve geçmiÅŸ travmaların etkili olabileceÄŸini belirterek, “Bazen kiÅŸiler insan iliÅŸkilerinde travmatik ÅŸeyler yaÅŸadıkları ya da hayal kırıklıklarına uÄŸradıkları zaman hayvan sevgisi daha güven verici geliyor. KiÅŸiler bu sevgiyi idealize ederek aşırı baÄŸlanabiliyorlar." dedi.
Hayvanlarla kurulan bağın, saÄŸlıklı sınırlarda kaldığında ruh saÄŸlığına olumlu etkiler saÄŸladığını dile getiren GüngörmüÅŸ, dengenin kaybedilmesi halinde bu iliÅŸkinin bireyin sosyal yaÅŸamını, insanlarla kurduÄŸu baÄŸları ve psikolojik dengesini olumsuz etkileyebileceÄŸini ifade etti.
GüngörmüÅŸ, bazı bireylerin çocuklukta yaÅŸadıkları travmatik deneyimlerin, hayvanlara karşı negatif ya da aşırı duygusal bir baÄŸ geliÅŸtirmesine neden olabileceÄŸini belirterek, “Çocuklukta köpek üstüne atlamıştır, kedi tırmalamıştır gibi yaÅŸantılar, hayvan sevgisinin saÄŸlıklı geliÅŸmesini engelleyebilir. Ya da bazı sosyokültürel çevrelerde hayvan, sadece bir araç olarak görülür. Bu inançlarla büyüyen kiÅŸiler için hayvan sevgisi yeterince içselleÅŸtirilemeyebilir.” deÄŸerlendirmesini yaptı.
Empati eksikliÄŸinin de hayvanlara olan olumsuz yaklaşımın altında yatan bir neden olabileceÄŸine dikkat çeken GüngörmüÅŸ, hayvan sevgisini anlayamayan kiÅŸilerin, hayvanlara karşı negatif bir tutum sergileyebileceÄŸini söyledi.
“Aşırı baÄŸlanma, insan iliÅŸkilerinden kaçışı tetikleyebilir”
GüngörmüÅŸ, hayvanlara karşı aşırı duygusal baÄŸ kuran bireylerde insan iliÅŸkilerinden kaçma eÄŸiliminin sık görüldüÄŸünü aktararak, “KiÅŸi, hayvanıyla kurduÄŸu iliÅŸkide kendini daha güvende hissedebilir. İnsan iliÅŸkilerinde yaÅŸadığı hayal kırıklıkları ve travmalar, onu daha masum ve koÅŸulsuz sevgi sunduÄŸunu düÅŸündüÄŸü hayvana yönlendirebilir.” dedi.
Bunun zamanla yalnızlaÅŸma ve sosyal izolasyona sebep olabileceÄŸine iÅŸaret eden GüngörmüÅŸ, “Evcil hayvanını çocuÄŸu gibi görmeye baÅŸlayan birey, akÅŸam arkadaÅŸlarıyla kahve içmeye gitmekten ya da tatile çıkmaktan vazgeçebilir. ‘Evde kedim var, onu beslemem lazım’ gibi nedenlerle sosyal hayattan kopabilir.” diye konuÅŸtu.
GüngörmüÅŸ, hayvanların insanlaÅŸtırılmasının da psikolojik sorunlar oluÅŸturabileceÄŸini belirterek, ÅŸöyle devam etti:
“Biberonla kedi beslemek, sıcak su torbası hazırlamak, iki saatte bir kalkıp tuvaletini yaptırmak gibi davranışlar, anne içgüdüsünü tetikleyebilir. Bu noktada lohusa depresyonuna benzer duygular yaÅŸanabilir.”
Evcil hayvan bakımının gerektirdiÄŸi sorumluluÄŸun bazı bireyler üzerinde ağır yük oluÅŸturduÄŸunu anlatan GüngörmüÅŸ, “KiÅŸi bir süre sonra kendini yalnız vakit geçirmek isterken bulabilir. Ancak evde onu bekleyen bir canlının sorumluluÄŸu, kiÅŸinin kendi ihtiyaçlarını ertelemesine sebep olur. Bu da depresyon riskini artırabilir.” diye konuÅŸtu.
GüngörmüÅŸ, hayvanlara olan sevgiyi aşırı idealize eden bireylerin bu iliÅŸkiyi bir kaçış alanı olarak kullandığını ve bu durumun uzun vadede psikolojik sorunlara zemin hazırlayabileceÄŸini vurguladı.
“Hayvan sevgisi, insan sevgisini dışlamamalı”
Hayvanlara duyulan sevginin, insanlara karşı bir nefret ya da öfkeye dönüÅŸmemesi gerektiÄŸine dikkat çeken GüngörmüÅŸ, ÅŸunları söyledi:
“Hayvan sevgisi ruhumuza iyi gelir, bizi iyileÅŸtirebilir. Ancak bu sevgi bir baÅŸka tarafa nefret olarak yansıyorsa, burada bir denge sorunu var demektir. ‘Ben bir ÅŸeyi savunurken baÅŸka bir ÅŸeye zarar veriyor muyum?’, ‘Bu sevgi beni iyileÅŸtiriyor mu yoksa kaçış aracı mı?’, ‘Gerçekten hayvanı mı seviyorum yoksa travmalarımdan mı kaçıyorum?’ gibi soruları kendimize sormalıyız. Sosyal kaygısı olan bireylerin köpekler sayesinde sosyalleÅŸebiliyor ama bazen kiÅŸi sadece hayvan odaklı oluyor. Onu merkezine alıyor ve o onun konfor alanı haline gelmeye baÅŸlıyor. Ondan baÅŸka kimseyi düÅŸünmemeye baÅŸlıyor."
GüngörmüÅŸ, kiÅŸilerin bazen aşırı telafi davranışları sergileyerek geçmiÅŸte yaÅŸadığı bir eksikliÄŸi ya da travmayı hayvanlar üzerinden iyileÅŸtirmeye çalışabileceÄŸini belirterek, fazladan alınan maddi ve manevi yükün depresyona neden olabileceÄŸine dikkat çekti.
İnsanlardan uzaklaÅŸmanın bir diÄŸer negatif yansımasının hayvanları "insanlaÅŸtırmak" olduÄŸunu belirten GüngörnüÅŸ, "İnsan iliÅŸkilerinden kaçarak hayvanlara yöneldiÄŸimizde bazen beyin hayvanı çocuÄŸu gibi algılamaya baÅŸlıyor. Yani bu sevgi gerçekten bir evlat sevgisi noktasına gelmeye baÅŸlıyor ve onları insanlaÅŸtırmaya baÅŸlıyoruz. Evcil hayvanlara kıyafet giydirmek, onları parklara götürmek, köpek anaokullarına göndermek gibi bazı noktalarda abartıya kaçabiliyoruz aslında." dedi.
“Empati ve denge çok önemli”
Hayvanlardan korkan ya da uzak kalmak isteyen bireylere karşı gösterilen aşırı tepkilerin de empati eksikliÄŸi olduÄŸunu kaydeden GüngörmüÅŸ, köpek sahibi bireylerin, toplum kurallarına uygun davranarak baÅŸkalarının haklarını da gözetmesi gerektiÄŸini söyledi.
Herkesin hayvanlarla aynı ÅŸekilde iliÅŸki kurmak zorunda olmadığını hatırlatan GüngörmüÅŸ, köpeklerin tasmalı gezdirilmesi, ağızlık takılması ve diÄŸer bireylerin hassasiyetlerinin dikkate alınması gerektiÄŸini belirtti.
Hayvanlara aşırı sevgi gösteren bireylerin dahi öfke kontrolünü kaybetmemesi gerektiÄŸini belirten GüngörmüÅŸ, sözlerini ÅŸöyle tamamladı:
“Hayvan sevgisi, ancak kimseye zarar vermediÄŸinde güzel. Sevgi dengesiz yaÅŸandığında kiÅŸiye de çevresine de zarar verebilir. ¶Ù¾±ÄŸ±ð°ù tarafa karşı da nefret besliyorsanız burada da bir sıkıntı var demektir. Bu da çok dengede olduÄŸumuzu göstermez. Burada kendimize bir ÅŸeyi savunurken baÅŸka ÅŸeye zarar veriyor muyum diye sormak lazım. Hayvanları neden sevdiÄŸimizi de kendimize dürüstçe itiraf etmemiz lazım. İnsanlardan kaçmak için mi yoksa gerçekten hayvan sevgisinden mi? Bir de hayvanları ne olarak gördüÄŸümüz çok önemli bir sevgi unsuru mu yoksa travmatik deneyimlerimden kaçtığım için bu iliÅŸkiyi aşırı mı idealize ediyorum? Burada en iyi olan ÅŸey bir empatiyi iyi kurabilmek."