

AA'nın plastik kirliliÄŸinin boyutunu, etkilerini ve çözüm önerilerini ele aldığı dosya haberin dördüncü ve son bölümünde mikroplastiklerle mücadelede biyolojik yöntemlerin önemine ve bu alandaki çalışmalara yer verildi.
5 milimetreden küçük plastik parçaları olarak tanımlanan mikroplastikler, su yoluyla tarım alanlarına taşınabiliyor ve uzun vadede toprağın yapısını bozma riski teÅŸkil ediyor.
Tarımsal alanlardaki mikroplastik varlığıyla mücadele amacıyla "Topraklardaki mikroplastik kirliliÄŸinin giderimine yönelik biyoteknolojik uygulamalarla tasarlanan biyoremediasyon metotlarının geliÅŸtirilmesi" baÅŸlıklı TÜBİTAK 1001 projesi yürüten ݲõ³Ù²¹²Ô²ú³Ü±ô Üniversitesi Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü ÖÄŸretim Üyesi Prof. Dr. Sevcan Aydın, AA muhabirine, mikroplastiklerin topraktaki biyoçeÅŸitliliÄŸin azalmasına ve toprakta yaÅŸayan canlı türlerinin ölmesine neden olduÄŸunu söyledi.
Mikroplastiklerin besin zinciri yoluyla insan vücuduna kadar ulaÅŸabildiÄŸini belirten Aydın, "(Mikroplastikler) Bizim için zararlı patojen türlerinin ve hastalık yapıcı organizmanın artmasına sebep oluyor. Toprakta yetiÅŸen bitkiler, kökleri aracılığıyla mikroplastikleri alıyorlar. Bu bitkileri tüketen hayvanlar ve insanlar aracılığıyla da mikroplastik insan vücuduna taşınmış oluyor. Özellikle tarım arazilerindeki mikroplastik birikimini kontrol altına almak, insanlarda oluÅŸabilecek mikroplastik yükünü azaltmak açısından büyük önem taşıyor." dedi.
Atık su arıtma tesisleri bu kirleticiye göre dizayn edilmediÄŸi için hem bu tesislerin çıkışındaki suda hem de çamurda yüksek oranda mikroplastik bulunduÄŸuna iÅŸaret eden Aydın, tarımsal alanlarda sulama için kullanılan bu su ve gübre olarak kullanılan çamur nedeniyle topraÄŸa yüksek miktarda mikroplastik karıştığını anlattı.
"Tarım arazilerinde, okyanuslardakinden 4 ila 24 kat daha fazla mikroplastik var"
Topraklardaki mikroplastiklerin çevreyi sucul alanlardaki mikroplastiklerden çok daha fazla etkilediÄŸine dikkati çeken Aydın, BirleÅŸmiÅŸ Milletler (BM) verilerine atıfta bulunarak özellikle tarım arazilerinde, okyanuslardakinden 4 ila 24 kat daha fazla mikroplastiÄŸin bulunduÄŸu ve insan vücuduna giren mikroplastiklerin büyük kısmının topraklardaki mikroplastiklerden kaynaklandığı bilgisini paylaÅŸtı.
Topraktaki mikroplastik kirliliÄŸini biyolojik olarak azaltacak yöntemler üzerinde çalıştıklarını anlatan Aydın, "Amacımız, topraklardaki mikroplastiÄŸin biyolojik olarak mantarlar ve algler aracılığıyla giderilmesi. Mantarlar, özellikle enzimleriyle mikroplastikleri parçalıyorlar ve parçaladıktan sonra bunları besin olarak tüketiyorlar. Bunları bulmak için özellikle mikroplastikli ortamlardan toprak alıyoruz. Bu topraklardaki organizmaları izole ederken herhangi bir besin kaynağı koymuyoruz, karbon kaynağı koymuyoruz ki mikroplastiÄŸi tüketen organizmaları bulabilelim. Bu organizmalar, kendi doÄŸal döngülerinde mikroplastikleri kullanabildiklerini gösteriyor ve söz konusu süreç tamamen biyolojik temele dayanıyor." diye konuÅŸtu.
Özellikle Türkiye'deki yerel mikroorganizmalardan faydalanarak Türkiye topraklarına fayda saÄŸlamak hedefiyle yola çıktıklarını dile getiren Aydın, bunun için öncelikle Diyarbakır'dan bir alan belirlediklerine deÄŸindi.
Aydın, sözlerini ÅŸöyle sürdürdü:
"Arıtılmış atık sularla sulanmış, mikroplastiÄŸin yoÄŸun olduÄŸu bir tarım alanı seçtik ve bu topraklardan farklı metotlarla mantarlar izole ettik, 10 tanesini denedik. Tabii mikroplastiÄŸin de farklı türleri var. Özellikle polietilen gibi zor parçalanan mikroplastik türlerinde parçalamasını denedik ve ÅŸu aÅŸamada 7 mantar türünün baÅŸarılı olduÄŸu ortaya çıktı. Mikroplastiklerin parçalanmasında yüzde 35'in üzerinde baÅŸarı elde ettik. Literatür tarandığında, bu 7 mantar türünün daha önce plastik giderme kapasitesiyle raporlanmadığı görülüyor. Özellikle polietilen gibi parçalanması zor bir plastiÄŸi ilk kez giderdiÄŸini belirlediÄŸimiz türler bulunuyor. Bu nedenle söz konusu türlerin her biri bizim için oldukça özgün."
Mantarlar arasında literatürde henüz tanımlanmamış ve kendileri tarafından isimlendirilecek yeni türlerin de mevcut olduÄŸunu aktaran Aydın, özellikle mikroplastik kirliliÄŸine sahip topraklardan örnekler aldıkları için bu ortamlarda yaÅŸayan ve daha önce bilinmeyen türlerle karşılaÅŸma olasılığının arttığını ve araÅŸtırma sürecinde yeni türlere rastladıklarını söyledi.
Projenin 3 aÅŸamadan oluÅŸtuÄŸundan bahseden Aydın, ilk aÅŸamada mantarları izole ettiklerini ve laboratuvardaki küçük mikrokozmoz ÅŸiÅŸelerinde farklı plastik türlerine karşı etkinliklerini test ettiklerini, burada baÅŸarılı olan mantar türlerinin ikinci aÅŸamada kontrollü koÅŸulların saÄŸlandığı serada deneneceÄŸini, son aÅŸamadaysa bu mantarların Diyarbakır'da seçilen bir arazide uygulanarak nihai etkinliÄŸinin deÄŸerlendirileceÄŸini kaydetti.
"Hem sera hem de arazi çalışmalarında deneyeceÄŸiz"
Temel amaçlarının tespit ettikleri mantarların tarımsal alanlarda yaygın ÅŸekilde kullanılmasını saÄŸlamak olduÄŸunu vurgulayan Aydın, "Projenin en önemli noktalarından biri hem sera hem de arazi çalışmalarında bu türleri deneyecek olmamız çünkü biz laboratuvar koÅŸullarında deniyoruz, ortamımızı ayarlayabiliyoruz. O yüzden giderim çok yüksek oluyor ama biz bunun doÄŸal ortamlarda da sürdürülebilir olmasını amaçlıyoruz." ÅŸeklinde konuÅŸtu.
Seçtikleri mantarların sadece mikroplastiÄŸi parçalamakla kalmayıp topraktaki biyoçeÅŸitliliÄŸi de artırdığına dikkati çeken Aydın, sera ve arazi çalışmalarıyla bunların çiftçiler ve ziraatçiler tarafından kolay kullanımına yönelik solüsyonlar hazırlamayı planladıklarını bildirdi.
Dünyada yapılan benzer araÅŸtırmaların özellikle bakteriler odağında olduÄŸunun ve ilk kez mantarlar ve algler gibi ökaryotik canlıların mikroplastikleri parçalamasıyla ilgili bir çalışmayı kendilerinin hayata geçirdiÄŸinin altını çizen Aydın, "Dünyadaki çalışmaların etkinliÄŸi sadece laboratuvar ortamında test edilirken, biz araÅŸtırma kapsamında yapacağımız arazi uygulamasıyla, laboratuvar ortamında mantarlarla elde ettiÄŸimiz baÅŸarının gerçek hayattaki karşılığını görebileceÄŸiz." ifadelerini kullandı.