365betÌåÓýÔÚÏßÊÀ½ç±­

"Çevre sorunları ve medyanın rolü" ݲõ³Ù²¹²Ô²ú³Ü±ô Üniversitesi-CerrahpaÅŸa'da ele alındı

12.03.2025
ݲõ³Ù²¹²Ô²ú³Ü±ô

Anadolu Ajansı (AA) YeÅŸilhat Muhabiri Biriz Özbakır'ın moderatörlüÄŸünü yaptığı etkinlikte akademisyenler ve öÄŸrenciler, medyada sıkça yer bulan çevre konularını AA Çevre Haberleri MüdürlüÄŸü YeÅŸilhat'ın haberleri üzerinden deÄŸerlendirdi.

ݲõ³Ù²¹²Ô²ú³Ü±ô Üniversitesi-CerrahpaÅŸa (İÜC) Mühendislik Fakültesi A Blok Konferans Salonu'nda yapılan etkinliÄŸe, İÜC Mühendislik Fakültesi Çevre MühendisliÄŸi Bölüm BaÅŸkanı Prof. Dr. Burcu Onat, Çevre MühendisliÄŸi Bölümü ÖÄŸretim Üyeleri Prof. Dr. Nüket Sivri, Prof. Dr. Ülkü Alver Åžahin, Prof. Dr. Yasemin Kaya ile Dr. ÖÄŸretim Üyesi Ceyhun Akarsu konuÅŸmacı olarak katıldı.

Prof. Dr. Onat konuÅŸmasında iklim deÄŸiÅŸikliÄŸine neden olan sera gazlarına ve siyah karbona odaklanırken, Prof. Dr. Sivri kritik ham maddeler ve tek saÄŸlık kavramı, Prof. Dr. Åžahin hava kirliliÄŸi ve bu kirliliÄŸi önleyecek yerli teknolojilerin önemi, Prof. Dr. Kaya yenilikçi atık su arıtma teknolojileri ve Dr. ÖÄŸretim Üyesi Akarsu da plastik kirliliÄŸi üzerinde durdu.

EtkinliÄŸin açılışında Türkiye'nin ilk Çevre Haberleri MüdürlüÄŸü YeÅŸilhat'ın tanıtım videosu izlendi.

Programda öÄŸrencilerin interaktif ÅŸekilde yer alabilmesi için teknolojik altyapı da kullanıldı. ÖÄŸrenciler, sunum esnasında bildirilen çevreyle baÄŸlantılı soruları ekrana yansıtılan QR kod üzerinden anlık cevapladı ve yanıtlar yine anlık olarak ekrana yansıtıldı.

"1990'dan 2015'e sera gazlarının yaklaşık yüzde 45 arttığı hesaplanmış"

Açılışın ardından söz alan Prof. Dr. Burcu Onat, iklim deÄŸiÅŸikliÄŸinin temel sebebi olan sera gazı miktarının geçmiÅŸten bugüne deÄŸiÅŸimine iÅŸaret ederek, "Genel olarak insan faaliyetlerinden kaynaklı sera gazlarının artışına baktığımızda 1990'dan 2015'e kadar yaklaşık yüzde 45 artış gösterdiÄŸi hesaplanmış." dedi.

Dünyanın ısınmasına sebep olan sera gazlarının içerisinde en büyük paya sahip gazın karbondioksit olduÄŸunu vurgulayan Onat, sera gazları arasında bulunmayan fakat karbondioksitten daha güçlü ısınma etkisine sahip kirleticinin de "kurum" adıyla bilinen siyah karbon olduÄŸunu aktardı.

​​​​​​​Onat, siyah karbonun çevreye etkisi hakkında ÅŸu bilgileri verdi:

"Bir sera gazı deÄŸil, partikül maddenin bir bileÅŸeni, bir kirletici ama etkisi sera gazlarıyla karşılaÅŸtırdığınızda belki sera gazının 50-100 yıl ömrü var, bizi etkiliyor, gelecek nesilleri etkiliyor ama siyah karbon da öyle bir parametre ki günler, haftalar boyunca atmosferde kalıyor fakat sera gazlarına göre etkisi çok çok daha fazla oluyor."

Yaşanılan yerdeki hava kalitesi mental sağlığı etkiliyor

Prof. Dr. Ülkü Alver Åžahin ise hava kirliliÄŸinin çok kompleks bir sorun olduÄŸunu, iklim deÄŸiÅŸikliÄŸi ve sera gazları da iÅŸin içine girince takip edilmesinin ve yönetilmesinin daha da zorlaÅŸtığını dile getirdi.

Åžahin, "Dünya SaÄŸlık Örgütünün (DSÖ) her sene yayımladığı raporlarda, hala dünyada yılda 7-8 milyon insan hayatını hava kirliliÄŸine baÄŸlı sebeplerden dolayı kaybediyor. Hatta yine DSÖ'nün raporlarına göre hava kirliliÄŸine baÄŸlı ölümler, ölüm risk faktörlerinde ÅŸu an ikinci sıraya yerleÅŸmiÅŸ durumda. 2020 yılından önce sigara risk faktörü olarak daha öncelikliydi fakat ÅŸimdi artık hava kirliliÄŸi ikinci sıraya yerleÅŸmiÅŸ durumda. Yani ciddi problem haline geldi." deÄŸerlendirmesinde bulundu.

Hava kirliliÄŸinin insan saÄŸlığına etkileriyle ilgili son çalışmalara deÄŸinen Åžahin, demansın ve Alzheimer'ın önemli nedenlerinden biri olarak görüldüÄŸünü, hatta kentlerde yaÅŸayan insanlarda görülen mental saÄŸlık problemleriyle yaÅŸadıkları yerdeki hava kalitesinin doÄŸrudan baÄŸlantılı olduÄŸunun tespit edildiÄŸini aktardı.

Åžahin, hava kirliliÄŸi konusunda çalışan kentsel yöneticilerin ve bilim insanlarının artık yeni teknolojilere odaklandıklarını belirterek, ÅŸunları söyledi:

"Sensör tekniÄŸi geliÅŸtirilmeye çalışılıyor ve çok da ilerledi bu teknolojik olarak. Maalesef ki Türkiye'de henüz sensörün kendisini üreten firma yok ama yurt dışından aldığımız ve gayet kaliteli olan sensörleri modül haline getirip izleme çalışmalarını yapıyoruz. Biz de bilimsel çalışmalarımıza, projelerimize bunu entegre etmiÅŸ durumdayız. Bu, ne iÅŸimize yarıyor? Daha çok noktada ucuz maliyetli ve küçük cihazlar oldukları için çok daha fazla noktada ölçüm yapıp, o ölçümleri analiz edip insan saÄŸlığı ve ekosistem saÄŸlığı üzerindeki etkisini mikro boyutlu tespit edebiliyoruz."

Kritik ham maddeler

Prof. Dr. Nüket Sivri de teknolojiyi geliÅŸtirebilmek için ham maddelere ihtiyaç olduÄŸunu, bir ülkenin bunlara ne kadar sahipse o oranda güçlü olduÄŸunu ifade etti.

Kritik ham madde listesinde 30 element olduÄŸunu aktaran Sivri, bunların 21 tanesinin Ukrayna'da olduÄŸunu kaydetti. Kritik, belirli ülkelerin tekelinde ve ithalatı zor olan ürünlerin önemine iÅŸaret eden Sivri, "Çin'de var. Daha çok kimde var sorusunun cevabı? Türkiye'de var. Türkiye, bor kaynağı düÅŸündüÄŸünüz zaman." diye konuÅŸtu.

Sivri ayrıca, bulaşıcı hastalıklar, gıda güvenliÄŸi ve çevresel deÄŸiÅŸiklikler gibi karmaşık küresel saÄŸlık sorunlarını ele almak için çeÅŸitli disiplinler arasında iÅŸbirliÄŸine ihtiyaç duyulduÄŸunu, bunun tek saÄŸlık çatısı altında deÄŸerlendirilmesi gerektiÄŸini belirtti.

Åžu anda sessiz salgın yaÅŸandığını dile getiren Sivri, "Sessiz salgın dediÄŸim bir antibiyotik direnciyle karşı karşıyayız. 2030 yılında belki de her dakikada 10 insanın ölebileceÄŸi bir ÅŸeyden bahsediyoruz ve bu antibiyotik direnç tamamen tek saÄŸlık bütüncül anlayışıyla, bakışıyla çözülebilecek bir ÅŸey. O yüzden bütüncül saÄŸlık anlayışında ekosistemin tüm unsurlarıysa cevap alınacak olan, bunun içerisine plastik de antibiyotik de dahildir. Tek saÄŸlıktan bir aÅŸama daha ilerisi, iÅŸin içerisine sosyal yapıları da sokmaktır. O yüzden tek refah anlayışı artık ülkelerin politikasında belirleyici olacak." deÄŸerlendirmesini yaptı.

Plastik kirliliÄŸi

Plastik kirliliÄŸinden bahseden Dr. ÖÄŸretim Üyesi Ceyhun Akarsu, plastiklerin 19. yüzyılın sonu, 20. yüzyılın başında kullanılmaya baÅŸlandığını, o günler için "mucizevi" görülen plastikten üretilmiÅŸ ürünlerin bugün çevre sorunlarına neden olan malzemelerin başında geldiÄŸini anlattı.

Akarsu, plastik kirliliÄŸinin yönetilebilmesi için "İnsanların merkeze yerleÅŸtirildiÄŸi bir atık yönetim sürecini benimsemeli, bunu öÄŸrenmeli ve çevremize öÄŸretmeliyiz." önerisinde bulundu. Akarsu, bunu baÅŸaramadıkları için de bugün sokakta, sitede, mahallede ve belki ݲõ³Ù²¹²Ô²ú³Ü±ô'da çok yoÄŸun plastik kirliliÄŸiyle karşı karşıya kaldıklarına dikkati çekti.

"Atık suyu arıtılması gereken kirlilik deÄŸil, kaynak olarak görmeliyiz"

Prof. Dr. Yasemin Kaya da kentsel ya da endüstriyel atık suların arıtılarak tarımsal sulamada, araç yıkamada, yerlerin temizlenmesinde, endüstriyel alanlarda kullanılabildiÄŸini söyledi.

Atık suların atık olmaktan çıkarılması gerektiÄŸini belirten Kaya, "Artık atık suyu arıtılması gereken kirlilik olarak deÄŸil, kaynak olarak görmeliyiz ve atık arıtma tesislerini de bu baÄŸlamda geri kazanım tesisleri olarak deÄŸerlendirmeliyiz. Peki ülkemizde bu tür çalışmalar var mı? Evet var. Bakanlığın belirttiÄŸi 2023 yılında atık suların arıtılması ve tekrar kullanılması hedefi yüzde 5'ti. Hatta bu hedef az da olsa geçildi. Åžu an 2030 yılındaki hedef yüzde 15. Umuyoruz ki bu hedefin daha da üstüne geçebiliriz." diye konuÅŸtu.

Etkinlik, öÄŸrencilerin kendilerine QR kod aracılığıyla yöneltilen sorulara verdiÄŸi cevapların akademisyenlerce deÄŸerlendirilmesinin ardından sona erdi.

KATEGORİDE ÖNE ÇIKANLAR